Dünyada, Ülkemizde,
İnsanca Yaşamak
Dünyada Türkiye’de İnsanlar
Kendilerini Neden Huzursuz Hissediyor
Türkiye
Tarihten beri
yönetimler imparatorluk kurmak hayaliyle Türklüğü gücün simgesi olarak gördü,
Türkleri savaşlarda kullandılar. Farklı dinden olanlar okudu, öğrendi devlet
yönetimine gelmeleri sağlandı. Yöneten, işleten, ticaret yapan, ekonomiyi
yürüten onlar oldu. Türkler bu nedenle gelişmedi, geri ve cahil kaldılar.
Batıda Gelişmeler
1700 yıllar
Hıristiyan dünyasında ortaçağ sonrası dinin etkisi azaldı, bilim gelişti, hızlandı
yeni buluşlar ile sanayi gelişmeye başladı. Afrika insanları köle olarak bedava
işgücü oldu, dolayısıyla ABD ve Avrupa zenginleşti. Bu gelişmeler sonucu yayılmacılık
da kaçınılmaz oldu.
1750
yıllarında Amerika’dan adına Türk dedikleri bir gemiyle bir takım eğitilmiş papaz
ve diğer insanları Anadolu’nun içlerine getirip birçok şehirde şimdi adlarına
kolej dediğimiz misyoner okulları açtılar. Amaçları hem Türkleri öğrenmek hem de
aklını iyi kullanabilen insanları seçip kendileri için yetiştirmekti.
Başarılıda oldular Anadolu’da 1820 den sonra şeklen batılı olma hareketleri
başladı. Özellikle bu dönem Padişah ve çocukları bilime, üretmeye yönelmeden bugünkü
gibi hazır alıp tüketmeye yöneldiler. Emperyalizm (yayılmacılık) acımasız bir
şekilde bugün de devam ediyor. Amaç ürettiklerini satmak, onların dışındakileri
baskılamak, yaşatmamaktır.
Zenginleşen bu
ülkeler dünyaya yön verme zamanının geldiğini, bunun için bir şeyler yapılması,
dünyanın belli bir felsefe altında toplanmasını gerektiğine karar verdiler.
Bu düşünce; toplum felsefesi, toplum siyaseti, toplum sosyolojisi, insan bilim
konularını uzman birilerine yazdırmak gerektirdi. Artık mal ve para vardı her
şey bunların üzerine kurulmalıydı ve kurdular. 1800’ lü yıllarda seçtikleri
toplumcu düşünürlere felsefi, sosyolojik, toplumlara yön verici kitaplar
yazdırarak bugünkü insan yaşam biçimini oluşturdular. Bugün bu düşünce ile dünyayı tek elden yönetiyorlar.
Batı felsefesi bakın neler yaptı; insanları mal ve paraya bağladı, özlerine
yabancılaştırdı, yaşamdan soğuttu. İnsanlar artık kendilerini tanıyamaz biçime
sokuldular, birbirlerinden kaçar oldular. İnsanı ve insanlığı kişiliksizleştirdiler,
savaştırdılar yok etmeye sürüklediler. Bu durum hızlanarak devam ediyor.
1700’ lü
yıllar öncesi ağırlıklı din savaşları varken, bu tarihten sonra para ve mal savaşları
da ilave oldu. Doğunun yaşam felsefesi unutturuldu batının bu öldürücü, insan
benliğiyle örtüşmeyen yaşam felsefeleri dayatıldı. “Bugün insanlığın çektiği acılar,
birbirleriyle olan kavgaları bu yaşam felsefesine dayanmaktadır.” Bu
felsefe insan oluşumuna, yaşamasına uygun değil. Her şeyin para ve mal
olmadığını şimdilerde tüm dünya insanları konuşuyor.
Güneş
Güneş galaksimizi oluşturan ana kaynaktır. On bin yıldan daha önceleri Türkler;
yaşam kültürlerini oluşturdu. Bu kültürün özü güneştir. Doğa, insan, oluşum,
yaşam, dilin kaynağıdır. Bu kültürel bilgelik sonucu; insanların yaşamlarını güneşe
göre düzenlemişler, hatta güneş adına saygı ve törenler yapmışlardır. Bizler
kendi öz “Türk Kültürü” yaşam biçimi (TÖRE, HUKUK), gelenek ve göreneklerimiz
ile yaşamak mecburiyetindeyiz. (Örneğin Hititler) Güneş, içinde olmayan hiçbir
şey yaşayamaz. Yaşamımız da zaten güneş enerjisidir.
Gelelim
bugüne: insan odaklı olmayan, mal ve para odaklı bu felsefeler insanlara
uymadı. Onların işlerine geldikleri gibi kitap yazdırdıkları için Türklere hiç
uymadı.
İnsanları
sağcı, solcu, dindar, dinsiz, ırkçı, devrimci, komünist vs. olmalarını sağladı
ve tek elden yönettiler. İnsanlar geldikleri bu dünyada güzel, birbirleriyle
hoş yaşayıp ölmek yerine yaşamadan kavga ederek ölmek durumunda kaldılar.
İnsan bir
türlü insan olamıyor. İşte bu durumların bütün nedeni 1800 yıları ve öncesinde
yazılmışlar olsa gerek. Birileri yazdı diye insanları sağcı, dinci, solcu,
dinsiz, ırkçı, devrimci vs. olup birbirlerini öldürmeye yok etmeye
yönlendirdiler. Bunlar anlaşıldığı, kendi kültür değerleri ile özümüze
döndüğümüz zaman; dışarıdan alınmış malzeme ile bilgiyi kenara bırakarak bu tür
kavgalardan kurtulup, bilim ve üretimle insan olduğumuzu anlayabilir,
yaşayabiliriz. Yapamazsak ne olacağımız.
Özellikle şu
konuya değinmek istiyorum, 200 yıldır batı tarafından yönlendirildiğimizi
herkes biliyor, ancak yine de iki insan bir araya gelse diğer insanları
kötülüyor, kınıyor, hakaret ediyorlar. Sanki onlar kendiliklerinden sağcı,
solcu, dinci, dinsiz, ırkçı vs. olmuşlar gibi davranıyorlar. Halen yaşayan
aramızda olan birçok insanımız geçmişte yaşadıklarını, yaptıklarının nedenini
anlamıyor, ben sağcıyım veya solcuyum vs. gibi haykırışlarına devam ediyorlar.
Ülkemizde hiç kimse durup dururken insanlık yolundan ayrılıp başka bir şey
olmadı. Olduruldu! Bu beyinleri yıkanmış, uyutulmuş insanların uyanmalarını nasıl
sağlayabiliriz?
Dili, Kültürü, Sanatı,
Uygarlıkları, İmparatorlukları İle Dünyanın İlki olan Biz Türkler/Altay-Anadolu
İnsanı Kendimize gelelim Özümüzü Bilelim... Artık bunu anlayalım kendimizle
inatlaşmayalım. Birilerinin yazdırtıp, yönlendirdiklerine kanarak birbirimizle
kavga etmeyelim. Kendimiz olalım.
Dünyada, Ülkemizde,
İnsanca Yaşamak İçin.
Metin Cansız
1 Mart 2018
Yorumlar
Yorum Gönder