29 Haziran 2022 Çarşamba Yazılarım 3
OSMANLI UYGULAMALARININ– TÜRKİYE İNSANINA ETKİLERİ
OSMANLI ÇAĞDAŞLIKTAN
NEDEN UZAKLAŞTI
Her çağın, dönemin, yılların kendi özellikleri var.
Canlının, iklimin, coğrafyanın, kültürün etkisi ile sürekli değişim dönüşüme
uğramak kaçınılmazdır. Babil - Hammurabi yasalarından esinlenme veya birebir
alarak, ben tanrı ile konuştum veya vahiy geldi bundan böyle toplum düzeni
böyledir ve bu yasalar kıyamete kadar değiştirilemez demek insanın, çağların,
doğanın değişimlerine karşı bir davranıştır.
Yavuz Sultan Selim 1520 yıllarında Mısır seferinden dönüşte
kendisini Halife ( Tanrının Yerküredeki Temsilcisi) duyurusu yaparak dini
yönetime dönülmüştür. Arkasından oğlu Kanuni Sultan Süleyman ülkeyi babasında
devraldığı gibi dini yönetimi devam ettirmiştir. Sayı olarak zaten çok az olan
medreselerde us ’un, bilimin öğretimi kaldırmıştır. Hz. Muhammet’ten sonra yazılan Kuran kuralları
ile hurafe kurallar etkisiyle toplum karabasanlar altında ezilmiş, Toplum
örtülenmiş görmez görünmez yapılarak yok edilmiştir. Bu konu Şevket Süreyya
Aydemir’ in “SUYU ARAYAN ADAM” kitabında ayrıntılı anlatılmıştır.
Batı Rönesans çalışmalarına başlamış, bilim - us kullanımıyla sanayi devrimini
yapmıştı. Osmanlıda ise bilimin, aklın yasaklanması batışı başlattı, sanayi
devrimini kaçırdı, başkalarının oyuncağı oldu sonunda da kendi ülkesinden
İngiliz’e kaçarak yok oldu gitti. Ancak
onlar kaçtı gitti olan Türk Milletine oldu, Türk Milleti bugün bile o yok
oluşun sarsıntısı ile yaşıyor. ÇAĞDAŞLIK KAÇIRILMIŞ, TOPRAKLARI ELİNDEN
ALINMIŞ, ÜRETEMEZ DURUMA DÜŞÜRÜLMÜŞTÜR.
Bu konuyu tarihçi, bilimci, coğrafyacı yazar Kâtip Çelebi “MİZAN”
adlı kitabında çok ayrıntılı biçimde yazmıştır.
İnanç da insan, toplum, doğa değişimlerine uyarak değişmek
durumundadır. Doğa değerlerine, değişimine uymayan hiçbir şey yaşayamaz.
Çağdaşlaşmak tümüyle uymakla oluyor. Uymazsanız dışarda kalıp! insan, hayvan,
üretim her şey kul, köle ve değersiz oyuncak oluyor. İnsanlara çağın bilincine
uygun eğitim, dini bilgi verilmelidir.
Bakınız Osmanlı medreselerinde 1910 yılın ilk defa Matematik
ders olarak okutulmaya başlatılmıştır ki, bu durum Ziya Gökalp’in
yönlendirmesiyle olmuştur. Mektep, medrese sayısı çok az olması nedeniyle
etkili olamadı. Ülke elden gidiyordu bir
şeyler yapılmalıydı! Osmanlı da 1800 lerde tıbbiye, harbiye okulları açtı. Ancak bu okullarda batını okuma sistemini
uyguluyordu. Türk’ün kendi değerleri yoktu.
Batışa engel olamadı.
1923 sonrası Osmanlı bitmiş Türkiye Ulus Devlet düzenine geçerek güçlenmiş
kendine özgü yasalar çıkartarak aradaki açığı kapatmaya çalışmıştır.
3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan Eğitim Birliği Yasası bu
duruma kesin çözüm getirdi. Medreseler kapatıldı tek düzenli öğretim eğitim
sistemine geçildi.
Atatürk Anadolu insanı %90 üzerinde Türk’tür, Türkçe konuşup yazar, Türk yasa ve
Töresini uygular, bir dünya devletidir. Adı Türkiye Cumhuriyeti, milleti de
Türk Milletidir diyerek kendi değerlerini öne çıkarmış ulusçuluğu
oluşturmuştur.
Toplum hurafe baskısından kurtulmuş, çağdaş, laik eğitim görmeye başlamıştır.
ULUSÇULUK, ÇAĞDAŞ, LAİK EĞİTİM, TÜRKİYE CUMHURİYET
EĞİTİMİNİN TEMELİDİR.
Metin Özata’nın yazdığı Atatürk Bilim ve Üniversite kitabı;
Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetini kurarken Us ve Bilime ne derece önem verdiği
“ÇANYAYA DÜŞÜNÜRÜ” sözleriyle pekişmektedir, kitapta tüm ayrıntılar işlenmiştir.
1935 yılında Darülfünun kapatıldı “İstanbul Üniversitesi” açıldı. Çağdaş
eğitimin temeli atılmış oldu.
Atatürk Yolu Bilim
ve Us yoludur. Saplantı yoktur, Doğma yoktur.
Metin Cansız
Bodrum Türkiye
13 Haziran 2022
Kaynakça
Namık Kemal Zeybek izlenceleri
Yorumlar
Yorum Gönder