TÜRK MİLLETİNİN YOK OLMAKTAN KURTULMA SAVAŞININ
100. YILI
Hıristiyanlar, Museviler 500-1500 yılları arası yaklaşık bin
yıl; karanlık, adına din dedikleri uydurma hurafelerle sahte dincilerin
egemenliğinde yaşadılar. İnsanlar bunaldı. Baskı altında ezilen Avrupa insanları
isyan etti. Dinde, dolayısı ile yaşamda yenileşme başladı. “Akıl ve Bilim” öne
çıkarıldı. İnsanları kısıtlamalar kısmen olsun kalktı. Rönesans ile birlikte
matematik ve doğa bilimleri öğretimi sonucu, sanayileşme ile endüstri gelişti
maddeleşme başladı.
Türklerde durum şöyleydi; Türkler 1150’li tarihlere kadar
akıl, bilim ve sanata önem verirler ve uygularlardı. Türkler 700-1100 yılları arası İslam dinine
geçtiler. İslamlaşma ile 1150 tarihinden itibaren Gazali felsefesi neticesinde
akıl, bilim ve fen derslerinden tamamen koptular, din etkisinde dini öğretiye
yöneldiler. ÇÖKÜŞ BAŞLANGICIDIR. Avrupalıların yaptıklarının tam tersini
yaptılar. 1517 yılında adına Osmanlı diyen Türk devletini Yavuz Sultan Selim
yönetmekteydi. Mısır’ı işgali eden Osmanlı, Hz. Muhammed’in Mısır’da ki
eşyalarını İstanbul’a getirerek Yavuz Sultan Selim kendisini Tanrını yeryüzünde
ki vekili (Halife) ilan etti. Halk Sultan Selim’den hiç memnun değildi, ona
mecazi anlamda yavuz adını taktılar. Hz. Ömer de Mısır’ı işgal ettiğinde
kütüphanelerdeki kitapları yaktırmıştı!.. Bu tarihten sonra okullarda akıl
kullanmak, bilim matematik ve fen kaldırıldı (ÇÖKÜŞ DEVAM EDİYOR). Nakil
bilgiler yani dini bilgiler öğretilir oldu, hurafeler öne geçti halk uyutuldu.
Bu Türkler için felaketti!.. Sultan Süleyman da bu duruma devam etti. Daha
sonra Sultan 4. Murat Akıl, fen ve bilim eğitimini tamamen yasakladı (ÇÖKÜŞÜN
HIZLANMASI). Osmanlı tamamen dinin ve Arapçanın etkisi altına girmişti. Uydurma
fetvalarla bir devlet ne kadar yaşaya bilirdi!.. Bu durum 1910 yılında şair,
yazar Ziya Gökalp’in baskı sürecine kadar devam etti. Ancak bu tarihten sonra
matematik ve fen bilimlerinde yeniden öğretime başlanabildi. 1924 yılında
Osmanlıda okuma yazma oranı erkeklerde %2,5 kadınlarda ise binde 1 bile
değildi.
1800’lü yıllar Osmanlıda Batılaşma çabalarının olduğu
yıllardır, ancak büyük zihniyet devrimi yapılamamıştır. Dini uygulamalar ve
1838 de Türk İngiliz Ticaret antlaşması yapılarak var olan sanayi tesisleri de
rekabet edemeyerek kapanmış yok olmuştur.
1877-78 İngiliz oyunu olan Osmanlı-Rus savaşı, Balkan
savaşları ve 1. Büyük savaşla Osmanlı da toprak kayıpları hızlanmış, iş işten
geçmiş Osmanlı bitmiş 1919 yılında; aklını kullanan, matematik ve doğa
bilimlerini öğrenen, batılılar hep birlikte Türkiye’yi işgal etmişlerdi.
Osmanlı yöneticileri yandaş olmuş Türkiye’nin anahtarlarını teslim ederek
kendileri de batıya kaçmışlardı.
BU ARADA ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ TÜRKİYE, TÜRKLÜK, TÜRKÇE’ YE AKLA,
BİLİM VE DOĞA BİLİMLERİNE AŞKI, SAYGISI OLAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ORTAYA
ÇIKTI.
İşgal altındaki Anadolu 8 Milyon insanıyla tüm emperyalist batı ve Anadolu’da
yaşayan sözde Osmanlı Türk’ü olan hainlere karşı direnişe başladı. Bütün
dünyanın kabul ettiği Ankara TBMM ve Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
yönetiminde işgalcilerle yapılan İnönü I ve II. Savaşları, Sakarya Savaşı ve sonuncusu
ve bir daha olmayacağını düşündüğümüz Dumlupınar Başkumandanlık Meydan
Muharebesi (Kurtuluş Savaşımız) 26-30 Ağustos 1922 kazanımı ile işgalciler
denize dökülmüş, yurt kurtarılmıştır.
Ülke Din yönetimli baskıcı Osmanlı yönetiminden kurtulmuştur.
Bu tarihte Anadolu’da mübadele ile gelenlerle birlikte 13
Milyon Türk insanı yaşıyordu.
TBMM ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Akıl, Bilim, İnsan, Türk, Türklük, Türk
Kültürü, Türk Töre ve Gelenekleri
üzerine 2023 tarihinde 100. Yılını kutlayacağımız Türkiye Cumhuriyeti Devletini
kurdular.
Daima Işıklar içinde olsunlar.
Metin Cansız
24 Ağustos 2022
Bodrum Türkiye
Yorumlar
Yorum Gönder